بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

عَمَّ يَتَسَآءَلُونَ ١

Birbirlerine neyi soruyorlar?

– Diyanet İşleri

عَنِ ٱلنَّبَإِ ٱلۡعَظِيمِ ٢

(2-3) Üzerinde anlaşmazlığa düştükleri büyük haberi (mi)?

– Diyanet İşleri

ٱلَّذِي هُمۡ فِيهِ مُخۡتَلِفُونَ ٣

(2-3) Üzerinde anlaşmazlığa düştükleri büyük haberi (mi)?

– Diyanet İşleri

كـَلَّا سَيَعۡلَمُونَ ٤

Hayır, ileride bilecekler.

– Diyanet İşleri

ثُمَّ كـَلَّا سَيَعۡلَمُونَ ٥

Yine hayır; ileride bilecekler.

– Diyanet İşleri

أَلَمۡ نَجۡعَلِ ٱلۡأَرۡضَ مِهَٰدٗا ٦

(6-7) Biz, yeryüzünü bir döşek, dağları da birer kazık yapmadık mı?

– Diyanet İşleri

وَٱلۡجِبَالَ أَوۡتَادٗا ٧

(6-7) Biz, yeryüzünü bir döşek, dağları da birer kazık yapmadık mı?

– Diyanet İşleri

وَخَلَقۡنَٰكُمۡ أَزۡوَٰجٗا ٨

Sizleri (erkekli dişili) eşler hâlinde yarattık.

– Diyanet İşleri

وَجَعَلۡنَا نَوۡمَكُمۡ سُبَاتٗا ٩

Uykunuzu bir dinlenme (sebebi) kıldık.

– Diyanet İşleri

وَجَعَلۡنَا ٱلَّيۡلَ لِبَاسٗا ١٠

Geceyi (sizi örten) bir elbise yaptık.

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu